Şirk ve tehlikeli sözler
Halbuki İslam âlimleri, (Kaderin,hayırlısı, şerlisi, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünkü, kader, bildiği şeyleriyaratmak demektir) buyuruyorlar. Bir insanın başına kötü işler gelirse,(Kaderim böyle imiş, veya bu alnımın kara yazısıdır, ne kadar kötü kaderimvarmış) demesinde mahzur yoktur. Fakat (Adamülkenin kaderini değiştirdi) demek yanlıştır. (İntihar eden, Allah’ın kaderini değiştirir) diyenler de vardır.Bütün bunlar kaderi bilmeyen cahil kimselerin sözleridir. Allahü teâlâ, (Şefaat yoktur) derken, (Şefaat eder) demek, Allah’ıyalancı çıkarmak olur. Mesela bir kadının gayrimüslimle evlenmesi caiz değildir, küfürdür.
- İbni Mesud hazretleri, (Bunu açığa vurmakla, okuduğununkarşılığını dünyada almış oldun) buyurdu.
- Selefiyye, Eş‘ariyye-Mâtürîdiyye, Mu‘tezile-Şîa ve İslâm filozofları şeklinde sıralanabilecek ekoller arasında kesin nasların Allah’a izâfe ettiği sıfatları reddeden bir ekol yoktur.
Kur’an’a gelindiğinde Allah’ın birliği fikrinin en güzel şekilde belirtildiği, bu alandaki yanlışlıkların düzeltildiği, eksikliklerin giderildiği görülmektedir. İslâm’ın ortaya koyduğu tanrı kavramı ve diğer iman esasları çok açıktır. Yahudilik’te aşırı teşbihler Tanrı’nın antropomorfik tasvirine, Hıristiyanlık’ta aşırı sevgi beşer olan Îsâ’nın ilâhlaştırılmasına, dolayısıyla tevhidden teslîse düşülmesine yol açmıştır. İslâm ise bu noktada tevhid anlayışında zamanla oluşan bulanıklığı gidermiş, yahudi ve hıristiyanlara tevhidde birleşme çağrısında bulunmuştur (Âl-i İmrân 3/64). Bu açıdan, insan, ihlasa ve hakiki tevhide ulaşana kadar “izafî riya” diyebileceğimiz tekellüflü hallerden yakasını kurtaramayabilir. Kısacası, ayete etraflı bir bakış açısıyla anlam verdiğimizde, dini, dili, ırkı ve kültürü ne olursa olsun, âdeta bütün insanlara iyilik yapmamız gerektiğini söylememiz mümkündür. Aslında bizler, kendisine düşmanlık edenlere bile iyilik yapma fırsatı kollayan, böylece onu yaptığı kötülüğe karşılık cezalandırmak yerine, yaptığını düşünmeye ve pişman olup iyilik yoluna dönmeye sevk eden anlayışı, bu ve benzeri ayetlerden almışız. Bilindiği gibi akrabalar arasındaki her türlü iyilik, ‘sıla-i rahim’ tabiriyle ifade edilmiştir. Sıla-i rahim, tatlı sözlü, güler yüzlü olmaktan selâmlaşmaya, hâl-hatır sormaktan insanlar hakkında iyi dileklerde bulunmaya, ziyaretlerine gitmekten ihtiyaçlarını görmeye, dertlerini paylaşmaktan malî yardımda bulunmaya kadar pek çok iyilik ve ihsanı ihtiva eder. Hususiyle günümüzde bu iyilik ve ihsan yolları neredeyse unutulmuş ve akrabalık bağları bütün bütün koparılmıştır. Demek ki, komşu başka dinden veya dinsiz de olsa, ona iyilik yapmak bir komşuluk hakkıdır. Dünyanın her yerinde ve her ortamda geçerliliği olan en güzel iyilik ise, müminin sahip olduğu güzellikleri hakkıyla ve kendisine yakışır şekilde temsil etmesi, bu iyilik ve güzellikleri şahsî hayatında, ailevî hayatında ve toplumsal hayatta göstermesidir.
Allahüteâlâ kâinatta çeşitli düzenler yaratmıştır. Bunu bulana onun ismini vermenin küfürle ilgisi olmaz. Suyakaldırma gücünü Arşimet veriyor denmiyor ki. Özelhayatıma karışmayın demek de küfür olur mu? Bir sarhoş, ben istediğim gibiiçerim, istediğim gibi kumar oynarım, bunlar benim özel hayatım dese küfürolmaz. Mutezileve Selefilikte, amel imandan parça kabul edildiği için günah işleyenlere küfürdamgası basılıyor. Meyhaneyegidip içki içen kendi iradesiyle yapmıyor mu?
Hadiste ırz, mal ve candan bahsedilmesinin sebebi, bu üçünün esas olması, diğerlerinin bunlardan sonra gelmesidir. Çünkü ırz, mal ve cana tecavüzün haramlığı Kitap, Sünnet ve icmâ ile sabittir. Kişi günah işlemekle kendine zulmetmiş olur, düşmanlık ise dostluğu ortadan kaldırır. Bu olayda hem vakar hem de tevazu vardır. Peygamber (a.s.m)’in mehabetinden, vakar, ağırbaşlılık ve ciddiyetinden kaynaklanıyordu. “Kuru ekmek yiyen bir kadının çocuğuyum.” demesi ise onun eşsiz tevazuunun belgesidir. Bu tür konularda aşağıdaki ayet-i celile bizim rehberimiz olmalıdır. Tavrımız, niyetimiz, üslubumuz, bu ilahî mesajın çerçevesinde şekillenmelidir. Mealindeki ayette olduğu gibi, en gafil kafaları uyandırmak maksadıyla soru sitiliyle konunun ifade edilmesi tercih edilmiştir. Yâni yolculuk esnasında dört rekâtlı farz namazları iki kılarak kasretmenin illeti, esas sebebi, “yolculuk”, yolculuğa çıkmaktır. Meşakkat olmasa dayanamaz kısaltılabilir\. İlk bahsini yerleştir, oyunun heyecanına kapıl. PinUpbet güncel adres!5@PinUpbethttps://PinUpcasino-tr.com/;PinUpbet\. Eğer meşakkat gerçek sebep olarak görülürse, bu hükmü herkes kendisine göre değiştirip uygulayabilir.
Allahrızası için oruca başlayıp (Oruç, zayıflamaya ve sigarayı bırakmaya da sebepolur) diye düşünmenin mahzuru olmaz. Mahzurlu olan, zayıflamak, sigaradankurtulmak gibi bir dünya menfaatini düşünerek oruç tutmaktır. Abdest alankimsenin, (Elim yüzüm de temizlenmiş oluyor) demesinin, namaz kılanın, (İhtiyaçkadar hareket etmiş de oluyorum) diye düşünmesinin mahzuru olmaz. Necm yıldız, müneccim de astronom yani gök ve yıldız bilimcisi demektir.Bunlar gaybı bilemez. İkincisi, yıldız falına bakan kimseler demektir. Hangi anlamda kullanılırsa kullanılsın, neticede, (Gaybımüneccim bilir, ben bilemem) anlamında söylenirse küfür olur. Hayır,böyle demekle onu söyleyen kötülenmiş oluyor, Maşallah sözü kötülenmiş olmuyor.Adam o kadar sakar ki, Maşallah dedikleri bile, fazla yaşayamıyor denmekisteniyor; ama yine de maşallah kelimesini bu işlere karıştırmamalıdır. Allahü teâlânın ismini böyle yerlerde kullanmak, hürmetsizlik olur,günah olur. Doğru olarak çok yemin etmek, Allahü teâlânın ismine ve yemine kıymet vermemekolur.
İran’da nüfusun yaklaşık % 90’ı, Irak’ta % 60’ı, Azerbaycan’da % 70’i, Bahreyn’de % 55-60’ı ve Lübnan’da % 25’i Şiî’dir. Ayrıca Küveyt, Tacikistan, Pakistan, Afganistan ve Türkiye’de belli oranlarda Şiî-Ca‘ferî müslüman bulunmaktadır. Şîa’nın bir kolu olan Zeydîlik Yemen’de yaygındır. İbâzıyye mezhebi mensupları ise Uman ve Kuzey Afrika’nın bazı bölgelerinde yaşamaktadır. Resmi nikah yapılmadan imam nikahı yapılmasını tavsiye etmiyoruz. Bu konuda sitemizdeki bilgileri incelemeniz faydalı olur. “Allah’ım, bilerek ya da bilmeyerek şirke düşmekten sana sığınırım. Şirk kokusu veren duygu, düşünce, söz ve tavırlarımdan dolayı beni bağışlamanı dilerim. Şüphesiz sen gaybı bilensin (benim gönlümden geçenleri de sen bilirsin).” Mealindeki ayette de meleklerin müminlere merhamet ettikleri, bağışlanmaları için dua ettiklerini görmekteyiz. Bu da bu ikinci görüşün de doğruluğunun bir kanıtıdır.
Dünyada geçirdikleri zamanın ahiret yaşamları açısından çok kıymetli olduğunu bilerek yaşadıkları süre boyunca vicdanlarına başvurarak boş söze dalmamaya büyük özen gösterirler. İktisatlı yaşamak insanın önemli, yüce ve ahlaki bir niteliğidir. İnsanla ilgili olarak iktisat “orta yolu tutmak, itidal ile hareket etmek, tutumlu olmak, gereğinden az veya çok harcamaktan kaçınmak” demektir. İşte bütün bu manalar, onun vicdanında kelimesiz olarak ve bilemeyeceğimiz bir keyfiyette mevcuttur. Ama gel gör ki, o vicdan, günah, isyan, yanlış fikirler ve bâtıl telkinlerle o kadar perdelenmiştir ki, sahibini Allah’a şükrettirmeye mecali kalmamıştır.